Can Dündar hakkında

Can Dündar

Gazeteci, yazar, belgeselci …

Die Zeit gazetesi köşe yazarı …

2017 Nobel Barış Ödülü adayı.

#ÖZGÜRÜZ haber sitesinin yayın yönetmeni.

2016’dan beri Almanya’da sürgünde yaşıyor.

Fußnoten

Future albümünden: Give me back the Berlin wall / Give me Stalin and St. Paul / I’ve seen the future, brother / It is murder.

https://www.eiu.com/topic/democracy-index

Yascha Mounk, The People vs. Democracy: Why Our Freedom Is in Danger and How to Save It, Harvard University Press, 2018.

»Yeşil Kuşak« hakkında daha ayrıntılı bir okuma için: Robert Dreyfuss, Devil’s Game: How the United States Helped Unleash Fundamentalist Islam, Dell Publishing, 2006.

»Ilımlı İslam« hakkında daha ayrıntılı bir okuma için: https://icct.nl/wp-content/uploads/2017/08/ICCT-Schmid-Moderate-Muslims-and-Islamist-Terrorism-Aug-2017-1.pdf

Nilgün Cerrahoğlu ile söyleşi / 14 Temmuz 1996 tarihli Milliyet gazetesi

13 Eylül 2001 Milliyet Gazetesi http://www.milliyet.com.tr/2001/09/13/yazar/dundar.html

https://www.independent.co.uk/news/uk/politics/chilcot-report-inquiry-tony-blair-iraq-war-weapons-of-mass-destruction-evidence-verdict-a7122361.html

https://alisaunderground.wordpress.com/2013/04/26/chacun-sa-chimere-to-every-man-his-chimera-charles-baudelaire-translation-prevod/

https://www.marxists.org/archive/marx/works/1843/critique-hpr/intro.htm

https://www.oxfam.de/blog/oxfams-zahlen-sozialer-ungleichheit-so-haben-gerechnet?page=1

https://www.marxists.org/reference/archive/althusser/1970/ideology.htm

http://haber.sol.org.tr/medya/ulkelerin-televizyon-izleme-oranlari-aciklandi-turkiye-rekor-kirdi-191433

https://www.forbiddenstories.org/

https://www.youtube.com/watch?v=5li47UioNSA&app=desktop

http://www.hurriyet.com.tr/erdogan-biz-14-yildir-kesintisiz-siyasi-iktida-40472521

https://www.reuters.com/article/us-europe-migrants-eu-turkey/turkeys-erdogan-threatened-to-flood-europe-with-migrants-greek-website-idUSKCN0VH1R0

Future albümünden: From the wars against disorder / From the sirens night and day / From the fires of the homeless / From the ashes of the gay / Democracy is coming to the USA

Türkiye’de karikatüristler genelde demokrasiyi bir güzellik kraliçesi olarak resmeder. Diri, alımlı, özgüvenli bir genç kadın … Huzurun ve bereketin tanrıçası … İnançlı ve savaşçı bir Jeanne d’Arc … Kılıcıyla terazisini elinden eksik etmeyen bir Themis …

Çocukluğum boyunca demokrasi, zihnimde böyle şekillendi.

Bugün, büyük savaşın üzerinden üççeyrek asır geçtikten sonra zihnimdeki güzellik kraliçesi yaşlı ve çelimsiz bir nineyi andırıyor. Batı’nın en doğusunda biri onun başını örtmeye çalışıyor, en batısında bir başkası onu mıncıklama telaşında … Huzursuz ve yorgun demokrasimiz, gelecekten umudunu kesmiş, can çekişiyor.

O güzellik, ne zaman, nasıl böyle bir enkaza dönüştü?

Neden birden böyle çöktü?

Nerede hata yaptı?

Değişim rüzgârları

1989’u hatırlayın. Duvarın yıkılmasıyla yerküremizin üzerine düşen ışığı, kalıntıların arasından filizlenen umudu …

Scorpions, »Winds of Change«i söylüyordu coşkuyla … Soruyordu:

»Hiç böyle kardeş kadar yakın olabileceğimizi düşünebilir miydik?« Bizi birbirimize düşüren kanlı hatıraları ebediyen maziye gömmüştük. Umut kokuyordu hava … Değişim rüzgârları özgürlüğün çanını çalıyor, yüzümüze yarın inancı üflüyordu. Her yerde hissedebiliyorduk bunu …

Ne oldu o rüzgârlara?

Ne zaman yoruldu, neden tükendi soluğu?

Nasıl oldu da bereket anamız, yerkürenin dört bir yanında kendisine kıyacak çocuklar doğurdu?

 

Aslında ilk işaret fişeğini Leonard Cohen ateşlemişti. Duvarın yıkılmasının üzerinden üç yıl geçmeden, Avrupa hâlâ ansızın çıkagelen baharın coşkusundayken, »The Future« (»İstikbal«) albümüyle çok yakında karın tipilemeye başlayacağını haber vermişti.1 Dervişlere özgü bir önseziyle uzaktan pişmanlık homurtularını duyuyor, yaklaşan fırtınanın kokusunu alıyor, Berlin duvarını geri istiyordu. Çünkü istikbali görmüştü. »İstikbal, katliam«dı. Yeni nizamın karnı, cinayet iştahıyla gurulduyordu. Ütopyanın yerini, çok geçmeden belalı ikizi distopya alacaktı.

Durgun demokrasi

Nitekim çeyrek asır sonra, 2017’nin »Demokrasi Endeksi«2, Cohen’in bir şarkı sözüne sığdırdığı öngörülerin tamamen doğrulandığını ortaya koydu.

Rapor, dünyanın pek az yerinde demokrasi açısından ilerleme kaydedildiğini, pek çok yerde ciddi gerileme olduğunu, »demokratik durgunluk« yaşandığını haber veriyordu. 165 ülkenin sadece yüzde 19’u (dünya nüfusunun yüzde 4,5’i) tam demokrasi koşullarında yaşıyordu. Ülkelerin yaklaşık üçte birinde otoriter rejimler hüküm sürüyordu. Rapor, özellikle Asya’daki gerilemeye dikkat çekiyor, önceki yıla kadar »tam demokrasiler« arasında saydığı ABD’yi, »arızalı demokrasiler« arasına koyuyor, Türkiye’yi »dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi« ilan ediyordu.

Gelişmiş demokrasilerde siyasal, sosyal, kültürel bölünmeler derinleşmiş, halkın seçimlere katılımı ve siyasete ilgisi azalmıştı. Kurumlara güven eriyor, geleneksel partiler çekiciliğini yitiriyor, elitlerle seçmenler arasındaki uçurum derinleşiyordu. Basın ve ifade özgürlüğü, sivil haklar, her yerde saldırı altındaydı. Hükümetler, özgürlükleri kısarken, kendi gücünü artırıyordu.

70